Eski ramazanlar bir cümle içinde kullanılıyorsa bilin ki orada yoğun bir özlem vardır. Biz bazen eskiyi, “O artık eskidi.” diye sevmeyiz veya eskileri pek hatırlamak istemeyiz ama bazen de eskiye öyle bir değer veririz ki antika kabul ederiz onu. Eski ramazanlar nasıldı ama! dendiği zaman bende oluşan duygu ve düşünce; müzayede salonunda inanılmaz değerli parça görücüye çıkınca söylenen “Nasıl parça ama, inanılmaz, bilmem kaçıncı yüzyıldan kalma ve şu kadar değeri var” cümlesindeki coşku ve hislerle aynı.
İşte nerde o eski ramazanlar konulu mimi görünce de beni böyle çok güzel duygular sardı. Mim soruları kısa ama derin duygulara sürükleyen cinsten. Bu mimi hazırlayan ve bizleri davet eden İstiridye Avcısı arkadaşıma da teşekkürlerimi sunuyorum.
Mim sorularına geçmeden önce eski ramazanlar ve ramazan üzerine bir şeyler yazmak isterim.
Eski ramazanlar üzerine birçok şeyi ya bizzat yaşadık yada büyüklerimizden duyduk, hiç olmadı yazılanlardan okuduk. Bunları bildiğin zaman günümüzle kıyas yapmak daha kolay oluyor. Çünkü her ramazan geleneği unutulmuş değil, yaşatılanlar da var ama tabi devir değiştikçe bazı şeylerin de değişmesi kaçınılmaz. Önemli olan bir şeyin değişmesi değil ruhunu kaybetmemesidir.
Eski Ramazanlar Nasıldı?
Eski ramazanlar nasıldı neler yapılırdı neler yaşanırdı kısaca ve madde madde beraberce hatırlayalım. Eski ramazanlarda yapılanların bir kısmı aynen devam ederken, bir kısmı da azalmış durumda. İşte bazı ramazan gelenekleri
- Zenginlerin bakkallara giderek veresiye defterinden rastgele seçtiği fakir kişilerin borçlarını kapatması
- İftara gelen misafire diş kirası verilmesi. (Bana sevap kazandırdın, o yüzden sana bir de hediye veriyorum anlamında)
- Ud-kanun-ney gibi müzik aletleri eşliğinde söylenen müzik parçaları
- İstanbul’da Sultanahmet, Eyüp ve özellikle de Şehzadebaşı’ndaki Direklerarası’nda eski ramazan eğlenceleri
- Karagöz Hacivat, kukla gösterileri, gölge oyunları, ip cambazları, hokkabazlar, meddahlar
- Davulcuların ramazan manileri, onlara insanların yemek ve çeşitli hediyeler vermesi
- Ramazan pidesinin eşsiz kokusu ve pide kuyrukları
- Top sesiyle iftar açma
- Güllaç tatlısı, hurmalar, helvalar ve şerbetler
- Çocukların tekne orucu tutması
- Kadın, erkek, çoluk çocuk kılınan teravihler
- Camilerin minarelerine asılan ışıklı mahyalar
- Mukabele okumaları
- Teravih sonrası eğlenceleri ve gezmeleri
- Horoz şeker, rengarenk Osmanlı macunları, pamuk helvalar, kağıt helvalar…
Bu liste böyle devam edip gider, buradan beğendiklerinizi veya sizin de ekleyecekleriniz olursa yazın yoruma. Şimdi “Eski ramazanlar mimi” sorularını cevaplama zamanı…Gelsin sorular
İLGİLİ YAZI: Pandemi Günlerinde Ramazan
Eski Ramazanlar Mimi
1- Ramazanı bir hediye paketine benzetirsek sizin için nasıl bir paket olurdu? İçinde sizin için neler olurdu?
Hani böyle iç içe geçmeli hediye kutuları olur. Görselde kalpli bir tane örnek koydum. Hediyenin ilk görüntüsü kocaman bir hediye imajı verir. Kutuları açtıkça içinden yeni bir kutu, sonra yine bir kutu daha ama kutular gitgide küçülüyor ve heyecan artarken “Hediye acaba küçücük bir şey mi?” diye de düşünmeye başlıyorsun. Tam o sırada son minicik kutuyu açıyorsun ve kutu minicik olmasına rağmen içinde tek taş yüzük:)
Ben böyle oyunlu şeyleri ve sürprizleri çok sevdiğimden ramazan paketim de böyle olsun isterdim ve en son kutuda şu çıksın diye düşündüm: Kutunun içinde bir kağıt ve kağıtta şu yazıyor: “Kimseye gösteriş için değil de yalnızca benim için tuttuğun oruçtan ben razı oldum kulum:)”
2- Ramazan ile ilgili hatırladığınız en net anınız hangisidir? Size kazandırdığı hislerle birlikte anlatır mısınız?
Pastırma hayatımda pek yer tutmaz ama ramazan geldi mi durum değişir. Küçükken pastırmayı sadece ramazanda yerdik. Sıcak pideden azıcık koparıp içine de yine azıcık pastırma koyardık. Bir yandan pastırmalı pideyi ısırırken bir yandan da çorbayı kaşıklardık. Şu an mı? Evet hala devam ettiriyorum çünkü o benim için pastırmalı pideden çok daha fazlası…
3- Çocukluğunuzdaki Ramazan ve şimdiki yaşadığınız Ramazan arasındaki en belirgin farklar sizce neler?
En belirgin fark teknolojinin hayatımıza getirdikleri karşısında çaresizce ona boyun eğişimiz. Ramazan topu mu, gerek yok televizyonda iftar saati söyleniyor zaten diyoruz. Ramazan davulcusu mu, gerek yok ben telefonun saatini kuruyorum zaten diyoruz. Ramazan eğlenceleri mi, yok zaten kanallarda var bol bol eğlence. Çocuklara hediye şeker almak mı, nerde, çocuklar artık şekerin yüzüne bakmıyor.
O zaman asıl soru şu: Sizce eski ramazanlar mı yoksa yeni biz mi?
Yazımı bitirmeden sosyal medyada sıkça gördüğüm bir durumu da paylaşmak istiyorum bu vesileyle:
Oruç tutanın tutmayana karşı,
oruç tutmayanın da tutanlara karşı incitici cümleler sarf edebiliyor.
Oruç tutanın O’ndan başka kimseden beklentisi olmamalı. “Oruçluyum, ayrıcalık ve ilgi bekliyorum.” demeye gerek olmadığı gibi, oruç tutmayan da “Oruçluysan ne yapalım yani” edasıyla tavır almamalı. Önyargıları kaldırıp oruç tutan veya tutmayan, her zaman birbirimize saygılı olalım.
Siz de ramazan üzerine yazmak, bu hoş mim sorularını cevaplamak istiyorsanız, hatta aklınızdan bile geçirdiyseniz mimledim gitti sizi… İyi bakın kendinize ve mutlu mesut bayrama ulaşın sevdiklerinizle…
Madem ramazan ayındayız, günleri ve geceleri çok değerli olduğundan, “Ruhsal Arınma için En Doğru Zaman” adlı yazıma da bir göz atmanızı öneriyorum.
Written by Duo
Aslında hiç gelenekçi biri değilim ama bu yazı beni teee nerelere götürdü… Muhteşem bir “eski ramazanlar” mimi olmuş. Yüreğinize sağlık ?
Yalnız söylemesem çatlarım, şu ramazan davulu olayına bir türlü ısınamadım, eskiden de hiç hazzetmezdim ??
Çok teşekkür ederim, ramazan davulcusuna eskiden hediyeler verilirmiş, evlere yemeğe davet edilirmiş. Nasıl bir evrim geçirdiğini anlamak için şimdi bunların yapılıp yapılmadığına bakmak yeterli. Bu işi hakkıyla yapanlar illaki var ve o yüzden bu geleneğin yaşaması beni sevindiriyor yine de.
İştee iştese işteee! Yine iyi ki hazırlamışım şu mimi dedirten güzel satırlar. Nostaljik koridorlardan geçtik naif mazimize göz attık sayende duodiyetcim. Ramazan paketi hayaline ise bayıldım ve çok kıskandım. İçindeki not kalbimizin duvarlarında asılı kalsın dilerim her daim. Ve aynen ramazan mı eski yoksa yeni biz mi ikilemine ben de katılıyorum. Her şeyi lehimize çevirebiliriz istersek. Derin ve samimi hislerle kaleme aldığın bu yazı için çok teşekkürler. Mimden fazlası olmuş muhakkak. Aa o pastırma pide ikilisini de çok merak ettim bak gece gece şimdi :)) Sevgiler canım! 😉
Bu detaylı yorumu okuyunca yazımı satır satır okuduğunu hissediyor ve inanılmaz mutlu oluyorum. Zaten bu mimin mimarına da bu yakışırdı, sevgiler benden de…
Çok güzel bir yazi olmus. Sevgiler ?
Teşekkür ediyorum, benden de selamlar, sevgiler…
Nerelere gittim nerelere en cok kalabalik sofraları özlüyorum tadi hicbir seye degisilmeyen o sohbetlere.
Demi ya, ramazanda dede nine aynı sofrada, sohbet muhabbet ne tatlıydı ama.Teşekkür ediyorum.
pidenin arasında pastırma
diş kirası
bunlar benim de çocukluğumun anıları arasında
ne güzel bir yazı olmuş
Çok teşekkürler, yine de yaşattığımız şeyler var ramazana dair…
Ramazan paketini Matruşka bebeğe benzetmen çok hoşuma gitti. Çok teşekkürler harika bir yazıydı.
Aynen, matruşka bebekler var evde çok değişik. Seviyorum ben onları. Teşekkür ederim.
Zaman değiştikçe bizler de uyumlanıyoruz değişime.Ramazan davulcusu korkum devam ettiği için artık tedavülden kalksalar diye düşünüyorum açıkçası 🙂
Zaman bizi de değiştiriyor, bazı gelenekler yaşatılıyor bazısı da zamana yenik düşüyor. Güncelleme gerektiren şeyler de oluyor haliyle.
Önemli olan bir şeyin değişmesi değil ruhunu kaybetmemesi…bence çok güzel özetlemiş aslında herşeyi.
Aynen, sosyal medyadaki “ramazan iftar çadırlarına uzaktan bakan fakir insanların olduğu resimler” bunu biraz açıklıyor.
Yeni biz mi? Olayı çok iyi yakalamışsın Duo.
Yeni biz gerçekten de veciz…bu da kafiyesi olsun:)Nice ramazanlara Cem…
Horoz şekeri çok özlemişim.:) Geçmiş Ramazanlarda yaşananlar hep sevgi saygı dostluk ve paylaşımcılık üzerine.
Horoz şekeri:) Gerçekten de eski ramazanlarda dostluk ve yardımlaşma daha çok göze çarpıyor demi…
Eskilere götürdün beni Duo. Bu arada biz de ramazandan ramazana pastırma yeriz. Neredeyse gelenek oldu ?
Aynen her zaman pastırmaya hem güç yetmez hem de aynı tadı bulamayız…
Eski Ramazanlardan hatırınızda ne güzel şeyler kalmış güzeldi teşekkürler
Evet zaman değişse de, eski ramazanların tadını hala yakalama gayreti içinde oluyor insan
diş kirasını ilk kez duyuyorum ne güzel bir düşünceymiş.
Ben de her ramazan evden çok fazla çıkmamaya (elimden geldiğince ) gıybet, kötü söz v.s. karışmamaya ve ibadetlerimi yapmaya çalışıyorum. Teravih en sevdiğim şey. Çocukken teravih demek sokakta oyun oynamak demekti (akşamları normalde çıkamazdık ama teravih zamanı kızmazlardı) şimdi de camide komşularımı filan görmek çok mutlu ediyor beni ve aklıma -inşallah Kabe de de böyle… diyerek dua ediyorum.
Rabbim sevdiklerimizle nicelerine eriştirsin
Diş kirasını zaman zaman uygulasak da her zaman olmuyor tabi. Dediğiniz gibi ramazanda orucu sadece mideye değil de belki tüm organlara tutturmak gerek. Dualarınız ve dilekleriniz kabul olsun inş.
Geç kaldığım için beni mazur görün 🙁 Bilgisayardan uzak kaldım biraz ama ramazan nedeniyle değil.
Yaşım, eski ramazanlara birebir şahitlik edecek kadar yeterli. Gerçekten o kadar çok değişen şeyler var ki… Ramazan arınma ayıdır. Ama siyasetteki söylemler kadar beni üzen hiçbir şey olmuyor bu devirde, vatanımda. İbadet kişi ile Allah arasında kalmalıdır. Dediğiniz gibi, ne övünmek ve ne de tutuyor diye imalı sözler sarf etmek her şeyden önce günahtır.
Çok güzel olmuş miminiz. Hayırlı ramazanlar dileklerim ve sevgilerimle 🙂
Ne güzel dediniz, arınma ayıdır diye…Güzel yorumunuza can-ı gönülden katılıyor ve hayırlı ramazanlar diliyorum ben de…
Harika bir yazı olmuş. Ben de bazen eskiden böyleydi, ah o eski günler diye konuşmaya başlıyorum ve sonrasında acaba yaşlanmaya mi başlıyorum diye düşünüyorum 😀
Eskileri anmak bazen o düşünceye kapılmaya yol açsa da her mevsim ayrı güzel deyip anın tadını çıkarmaya devam…
Önemli olan bir şeyin değişmesi değil ruhunu kaybetmemesi demişsiniz. Tam da bu görmek istemediğimiz yaramız. Ramazan aynı ramazan ancak, tutanıyla, tutmayanıyla, tutamayanıyla bir çok kişide ramazanın ruhu kaybedilmiş. Bu yüzden, sofralar da bereket, sohbetlerde neşe eksik kalıyor.
Baştan sona dolu dolu bir mim olmuş. Tebrikler.
Ramazan sofralarındaki bereket ve neşenin eksikliğinin sebebi, artık bazı şeylerin folklorik olarak yapılması ve ruhunu kaybetmesi dediğiniz gibi…Teşekkür ederim değerli yorumunuz için.
Gelişen dünya ve yeni nesil ile birçok gelenek görenek ve ananelerimiz ile beraber kültür değerlerimizi ne acıdırki kaybetme noktasına geldik.bir çok alışagelmiş değerlerimizi artık tarihin tozlu raflarına terketmek zorunda kaldık malesef..çok güzel bir konuya değinmişsiniz tebrik eder yayınlarınızda başarılar dilerim..
Çok teşekkür ederim. Evet öyle bir çağda yaşıyoruz ki tarihi, kültürel ve manevi değerlerimizin unutulmaması için ekstra bir gayret gerekiyor.